• Anasayfa
  • Kategoriler
    • Çocuklarla Sinema Atölyesi
    • Çocuk Hikayeleri
    • Dünya Sinema Tarihi – Çocukların Gözünden
    • Fotoğraflar
    • Kadınlarla Sinema Atölyesi
    • Kültür-Politik
    • Mültecilerin Türkiye’de Durumu
    • Otobüs Firmaları
    • Uyum Etkinlikleri
    • Videolar
  • Bilgi
  • İletişim
  • Etiketler

    analog belgesel bir çocuk şenliğinden hatıralar dijital dünya sinema tarihi fotoğraf hikaye kadınlarla sinema atölyesi kültür mülteciler otobüs renkli siyah beyaz stop motion suruç suruç çocuk şenliği video yazı yolculuk çocuk çocuk hikayeleri çocuklarla sinema atölyesi çocukların gözünden sinema tarihi
  • Anasayfa
  • Kategoriler
    • Çocuklarla Sinema Atölyesi
    • Çocuk Hikayeleri
    • Dünya Sinema Tarihi – Çocukların Gözünden
    • Fotoğraflar
    • Kadınlarla Sinema Atölyesi
    • Kültür-Politik
    • Mültecilerin Türkiye’de Durumu
    • Otobüs Firmaları
    • Uyum Etkinlikleri
    • Videolar
  • Bilgi
  • İletişim
Denize Yakarış
Eylül 3, 2017

Aylan Kurdi’nin Ege kıyısında ölü bulunmasının ikinci yıl dönümü anısına yazar Khaled Hosseini kurmaca bir mektup yazmış. Daha sonra bir de üzerine 360 derece görüntülü bir animasyon yapmışlar. Ben biraz hatalı da olsa Türkçe’ye Denize Yakarış olarak çevirdim. Animasyon videosunun bağlantısı da aşağıdadır.

Sevgili Marwan,

Çocukluğun uzun yazlarında, senin şu anki yaşında bir çocukken, amcanla ben döşeğimizi dedenin Homs’ın dışındaki çiftlik evinin çatısına sererdik.

Güne hafif rüzgarda zeytin ağaçlarının kıpırtısı, ninenin keçisinin melemesi, tencerelerinin tıkırtısı, taze serin bir hava ve doğudan hurma ağaçlarının arasından solgun bir güneş ile uyanırdık.

Sen bebekken seni oraya götürmüştük. Hafızama keskin şekilde kazınmış bir anım var. Annen sana tamamen yabani çiçeklerle dolu bir tarlada otlayan inek sürüsünü gösteriyor. Keşke o kadar küçük olmasaydın.

Çiftlik evini, taş duvarlarının is lekesini, amcanla benim üzerinde bir sürü çocuk barajı yaptığımız dereyi unutamazdın.

Homs’u benim gibi hatırlamanı isterdim Marwan.

Hareketli Eski Şehir’in içinde, biz Müslümanlar için bir cami, Hristiyan komşularımız için bir kilise ve hepimiz için altın kolyeler, taze ürünler ve gelinlikler için pazarlık yaptığımız büyük bir Pazar vardı. Kızarmış içli köfte kokulu tezgahların önündeki kalabalığı ve akşamları annenle seni saat kulesinin çevresindeki meydanda dolaştırdığımızı hatırlamanı isterdim.

Ama o hayat, şu an bana bile bir rüya gibi görünüyor, sanki çok uzun süre önce dağılmaya başlamış bir hayal. İlk önce gösteriler geldi. Sonra kuşatma. Göklerden bombalar yağdı. Açlık. Cenazeler.

Şimdi bunlar senin bildiğin şeyler. Sen bir bomba çukurunun bir yüzme havuzuna çevrilebileceğini biliyorsun. Yerdeki kuru kanın taze kandan daha iyi bir haber olduğunu öğrendin. Beton ve tuğlaların dar aralarına ışık tutarak, karanlığın içinde parlayan, küçük üçgen yanık deri parçalarını görerek annelerin, kız kardeşlerin ve sınıf arkadaşlarının bulunabildiğini öğrendin.

Annen bu gece bizimle Marwan, bu soğuk ay ışığı vuran sahilde, ağlayan bebeklerin ve anlamadığımız dilde endişelenen kadınların arasında. Afganlar, Somaliler, Iraklılar, Eritreliler ve Suriyeliler. Hepimiz güneşin doğuşu için sabırsız ve korku içinde. Hepimiz yuva arayışında. Bizim için davetsiz denildiğini duydum. Biz hoş karşılanmayanlarız. Talihsizliğimizi başka yerlere götürmeliyiz. Ama gel-git boyunca annenin sesini duyuyorum. Kulağıma şöyle fısıldıyor. “Eğer benim sevgilimi görseydiler. Sahip olduklarının yarısını bile görseler, kesin daha kibar şeyler söylerlerdi.”

Son dördün ayın gölgesinde yüzüne bakıyorum oğlum, melek gibi uyurken kapanan hat gibi kirpiklerine. Sana “Elimi tut. Kötü hiçbir şey olmayacak.” dedim. Ama bunlar sadece laf. Bir baba numarası.

Senin bana inancın beni öldürür.

Çünkü bu gece tek düşünebildiğim deniz ne kadar derin, ne kadar geniş ve ne kadar umursamaz. Seni ondan korumak için ne kadar güçsüzüm. Yapabileceğim tek şey dua etmek. Kıyılar gözden uzaklaştığında ve biz denizin ortasında salınan batan çıkan ve kolayca yutulabilecek bir meyve çöpü gibi kaldığımızda, Allah’a gemiyi doğru yöne yönlendirmesi içi dua ettim.

Çünkü sen değerli bir kargosun, Marwan, şimdiye kadar en değerlisi.

Deniz’e yakarıyorum biliyor.

İnşallah.

Deniz’e nasıl yakarıyorum biliyor.

© Khaled Hosseini

 

mülteciler
Paylaş

Mültecilerin Türkiye'de Durumu

Bunlara da bakabilirsiniz

Mülteci (Sözlük Anlamı)
Aralık 22, 2018
DÜNYA SİNEMA TARİHİ: ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN (SON)
Aralık 19, 2017
Kadınlarla Sinema Atölyesi (1. Hafta)
Temmuz 28, 2017


  • Anasayfa
  • Kategoriler
    • Çocuklarla Sinema Atölyesi
    • Çocuk Hikayeleri
    • Dünya Sinema Tarihi – Çocukların Gözünden
    • Fotoğraflar
    • Kadınlarla Sinema Atölyesi
    • Kültür-Politik
    • Mültecilerin Türkiye’de Durumu
    • Otobüs Firmaları
    • Uyum Etkinlikleri
    • Videolar
  • Bilgi
  • İletişim
© Sinan Kadife | 2015